Eski Eşyalar Hakkında | Minik Bir Sohbet | DUYGUBLOG

 



   Selam arkadaşlar, nasılsınız umarım her şey tıkırındadır. Bugünlerde yazılarımı düzensiz yazmaya başladım farkındayım. Eskiden de söylediğim gibi yeni bir şehre taşındık ve ben hala alışamadım. Zor günler geçiriyorum. İlk başlarda her şey normal ve hissiz gelmişti. Şimdi anlıyorum ki ilk başlarda duygularımdan kaçmışım. Şimdi yüzleşiyor muyum yani? bunu hiç bilemiyorum. Dostoyevski amca da hatırlarsanız Yeraltından Notlar kitabında, "Ben hasta bir adamım" diyordu ya işte bende tam olarak böyle hissediyorum. Hasta. Ders falan çalışmıyorum, hayatım çok kötü resmen burada çok yakın olduğum bir arkadaşım da yok. Tamamen yalnızım. Eski evimi ziyaret etmek istiyorum ama bu şehirden çok uzakta. Dostlar işte diyorum ya gerçekten yalnızım diye ama içimde bir sürü ses var. Sürekli onlarla sohbet ediyoruz. Sanki başka birileri de yaşıyor :) 


Geçen gün kendi kendime sohbet ederken. Kendime, yatağımın rahat olmadığını söylemiştim. Ama aslında yeni taşındığımız şehirdeki yatağım yeni ve çokta rahat. Bu cümleyi söyledikten sonra kendi kendime düşünüyorum da, neden eskiden berri kullandığım rahat olmadığını düşündüğüm yatağımı özlüyorum. Bunun sebeplerine yönelik teoriler ürettim. 

İlk ürettiğim, sırtımın rahatsız yatağa alışmış olma ihtimaliydi. Kulağa ilk başta saçma gelebilir ama belki bilimsel olarak doğrudur. 

İkinci teorim ise; orayı özlediğim için buradaki evimde hep bir eksiklik bularak kendimi üzmek. Evet bu da saçma gelebilir. Ama insanlar böyle yaparlar diye düşünüyorum. Üzülmek için sebep ararlar. Bu sebep şimdiki hayatında olan eksiklikleri kapsar. Sonrada bile isteye üzülürsün.

Üçüncü teorim ise, eski eşyaların bana daha samimi gelmesi, mesela yatak haricinde başka örnekte vereyim. Eski evimdeki buzdolabı çok ses çıkartırdı, eski modeldi falan filan. Ama yeni aldığımız çok daha güzel neredeyse hiç ses çıkarmayan modellerden. Ama geçen gün eski buzdolabımı da özlediğimi fark ettim. Bu düşünceler size garip gelebilir, aslında bana da garip geliyor. Bunca yaşadığım yıllar hiçbir zaman hiçbir nesneyle duygusal bağlam kurmamıştım. Ama şimdi tarif edilemeyen şeyler var içimde. 

Neyse dostlar işte bu düşüncelerimden sonra, ara sıra uğradığım evim, bloguma bunun hakkında yazı yazmaya karar verdim. Mesela antika sever misiniz? Antika radyoları görünce benim içim gider mesela. Ama hiç satın almadım. Sizce eski eşyalar mı daha samimi yoksa yeniler mi? bana sorarsanız eğer, modern eşyalar iyi hoşta eksik bir şeyler var. Nasıl deyim, belki de anıları olmadığından, ne dersiniz. Evet, evet şimdi düşünüyorum da, bizim için önemli olan şeyler anılar sanırım. Eğer bir kolyenin anısı varsa hoş, hatta bir yiyeceğin bile. Bakın aklıma ne geldi Ratatuy diye animasyon izlemiş miydiniz hiç. Aşçı fare olan. Hani gurme Ratatuy yemeğini yiyor da anıları aklına geliyordu. Sonrada o yemeğe bayıldığını söylüyordu. İşte anısı olan yiyecek derken bunu kastediyordum. Lafı çok uzatıyorum sanırım. Laf lafı açıyor. 


Şimdi sizlere birkaç şey sormam gerek. Ben hayatım boyunca kendimi anlamadım. Ne yapmak istediğimi neyi sevdiğimi, benim için önemli olan ne. Bunların cevabının hiçbiri bende yok. Mesela benim sevdiğim renk bile yok. Renklerin hepsi bana hoş gelir. Seçmem. 


Hep konudan çıkıyorum. Şimdi gelelim eski eşyalara. Antika seven insanlar neden seviyor ki. Yani mesela hayatın boyunca senin kullanmadığın eşyaları çok eskiyince keyfice satın alıyorsun. Neden. İnsanlar bu sorunun cevabına, çünkü bu bir hobidir, bunu yapmak hoşuna gidiyordur der. Ama bu benim için yeterli bir sebep değil. İyide sen o eşyalarla anı biriktirmedin ki. Onlara bakınca ney hoşuna gidiyor olabilir. Sakın bu söylediklerimi tepki gibi falan algılamayın. Bu yazımda her şeyi sorgulayarak felsefi yanımı çıkarmaya çalışıyorum :)


Şimdi düşünüyorum da benim için başka bir yere alışmak zor. Şuna bak eşyalarla bile kafayı bozmuşum. Hayatımı düzenleyemeye çalışıyorum. Yada çalışmıyorum, sadece düzene sokmak istiyorum. 


Az kitap okuyorum, ders zaten yok. Hüzünlü müzikler dinliyorum. Sürekli ağlamaya müsaitim... Ah ah kimse beni anlamıyor, umarım siz anlarsanız. 




Bu yazımı okuduğunuz için çok teşekkür ederim. 

Takip butonuna basmayı unutmayın!!






Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski